28 Temmuz 2016 Perşembe

venus project. zin



VENÜS PROJESİ

Ekonomik faaliyetleri daha verimli yürütmek adına gelişen teknolojinin de yardımıyla her gün yeni makineler ve daha gelişkin robotlar üretiliyor. Yani eskiden bizim insan gücüyle yaptığımız işleri çok daha kusursuzca ve çok daha hızlıca yapan robotlar ve makineler var artık ve daha iyileri de olmaya devam edecek. O halde  bütün işleri makinelerin ve robotların yaptığı insanların da gönüllük esasına göre günde bir iki saat çalıştığı bir dünyayı neden hayal etmeyelim. İşte buna benzer bir doğrultuda hayal kuran ve hayal kurmakla da kalmayıp bir proje tasarlayan Jacque Fresco’nun “Venüs Projesi” ile karşılaştım. Venüs projesi işlerin robotlara yıkıldığı bir dünya hayal etmenin çok ötesinde, para tabanlı kıtlık ekonomisinin toplumda yarattığı ve beslediği aç gözlülük hırs rekabetçilik gibi negatif duygu hallerini ve nihayetinde yoksullukları ve savaşları da bitirmeyi planlayan sosyolojik anlamda da bir dönüşüm projesi.  Venüs projesi için Jacque Fresco’nın bir ütopyacı oluğunu düşünebilirsiniz. Ama haklı olduğu bir nokta var; o da eğer kültürümüz bu yolda devam ederse ve bunu değiştirmeyi başaramazsak, gezegenin ekolojik dengelerinin bozulduğu, savaşlar, kıtlıklar ve büyük göçler sebebiyle kendi kendimizi yok edeceğimiz bir noktaya doğru hızla ilerlediğimizdir. Gazeteci Jolita Kelias’ın web sitesinden Venüs Projesi hakkında derlenmiş bir yazıyı buraya çeviriyorum:


Venüs Projesi, sürdürülebilir yeni bir dünya medeniyeti için alternatif bir vizyonu savunur. Böyle bir toplumsal ekonomik sistem şimdiye kadar var olmamıştır. Kültürümüzün savaş, yoksulluk, açlık, borç ve bunun gibi birçok gereksiz sefaleti asırlardır çekmeye devam etmesini sadece engellenebilir olarak görmekle kalmaz bunu tamamen kabul edilemez bulur ve kültürümüzün yeniden tasarımı için çağrıda bulunur.

Venüs Projesi, Kaynak Tabanlı Ekonomi olarak da adlandırılabilir, sürdürülebilir ve barışçıl bir dünya medeniyetine hizmet edecek küresel ve bütünsel bir toplumsal ekonomik sisteme dönüşmek için uygulanabilir bir plan ortaya koyan bir organizasyondur.  Venüs Projesi, insan haklarının sadece kağıt üstünde kalmadığı, fakat hayat tarzı olarak benimsendiği bir sisteme yönelik bir alternatif çizer.
Venüs Projesi, geleceğin nasıl olacağına dair bir tahminde bulunmaz, fakat sürdürülebilir yeni bir dünya medeniyeti için bildiklerimizi uygularsak geleceğin nasıl olabileceğine dair bir vizyon sunar. Kültürümüz asırlardır savaş, yoksulluk, açlık, borç ve bunun gibi birçok gereksiz sefaleti çekmeye devam etmesini sadece engellenebilir olarak görmekle kalmaz fakat bunu tamamen kabul edilemez bulur ve kültürümüzün yeniden tasarımı için çağrıda bulunur. Bundan daha azını yapmak bugünün dünyasında bulunan aynı kategoriden problemlerin devam etmesine sebep olacaktır.

.
Venüs Projesi sürdürülebilir yeni bir dünya medeniyeti için alternatif bir vizyonu savunur, ve böylesi bir toplumsal ekonomik düzen şimdiye kadar hiç var olmamıştır. Paranın, politikanın, parayla para kazanmanın adım adım ortadan kaldırılacağı yakın bir gelecek düşler. Her ne kadar bu idealist bir hayal gibi görünse de bu vizyon yıllarca süren çalışmalara ve deneysel araştırmalara dayanmaktadır. Eğitimden ulaşıma temiz enerjiden tüm kent sistemlerine uzanan bir kapsamı vardır.

Eğer süregiden sosyal ve uluslararası sorunlarımıza bir son vermek istiyorsak Dünyayı ve kaynaklarını tüm insanlığın ortak mirası olarak kabul etmeliyiz. Dünya geniş ve yeterli kaynağa sahip. Deneyimimiz gösteriyor ki, parasal kontrol yoluyla kaynakları bölmek artık medeniyetimizi sürdürme mücadelemize tersi yönde etki ediyor.  Günümüzde artık gelişmiş bir teknolojiye sahibiz ancak sosyal ve ekonomik sistemimiz aynı derecede gelişmedi. İş mahkumiyeti ve borçlanma olmadan da dünyanın yeterli kaynakları ile herkes için bir bolluk dünyasını kolaylıkla yaratabiliriz. İnsanlığın aklı ve bilimsel ve teknolojik uygulamaları sayesinde çevreyi korurken geleceği yönlendirebilir ve geleceğe şekil verebiliriz.


Venüs Projesi, gezegenin kaynaklarının tüm dünya yaşayanlarının ortak mirası olarak kabul edildiği bir ekonomik sistem için çalışmamızı önermektedir. Parasal yöntemlerle kaynakların bölündüğü mevcut sistem insanlığın ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz olmakla birlikte medeniyetimiz için yıkıcıdır da.
Basitçe söylemek gerekirse, Kaynak Tabanı Ekonomik Sistemde, kaynakları en adil bir yöntemle en insancıl ve verimli bir şekilde bölüştürmek için kullanacağız. Tüm mal ve hizmetlerin herkes için para, borç, takas gibi herhangi bir borçlanma biçimi veya iş mahkumiyeti olmaksızın ulaşılabilir olduğu bir sistem olacak.
Kaynak Tabanlı Ekonomiyi daha iyi anlamak için şunu düşünün. Eğer dünyadaki tüm para bir gecede yok olsaydı, tarım toprakları, fabrikalar, personel ve diğer kaynaklar dokunulmadan kalsaydı, insanların ihtiyacı için gerekenleri yine de üretebilirdik. İnsanların ihtiyaç duyduğu şey para değil, fakat ihtiyaç duyduklarına finansal kaygılar duymaksızın, bürokrasiye gerek kalmaksızın ulaşabilmek. Kaynak Tabanlı bolluk ekonomisinde para gereksiz olacak.
Bu yeni sosyal tasarımın amacı servet ve güç elde etmek gibi ego merkezli sığ amaçların artık teşvik edilmediği, insanların kendilerini gerçekleştirmesinin ve yaratıcılıklarının maddi ve manevi olarak ödüllendirildiği yeni bir değerler sistemidir.


Ekilebilir arazilerimiz, fabrikalarımız, gerekli kaynaklarımız ve teknik personelimiz olduğu sürece dünyadaki tüm para yok olsa bile yine de her şeyi üretebilir ve hatta bolluk yaratabiliriz. 1929 Dünya Ekonomik Krizinde mağaza vitrinlerinde elektrikli süpürgeler ve galerilerde arabalar vardı. Dünya hala aynı yerdi. Yalnızca insanların cüzdanlarında paraları yoktu ve alım güçleri düşüktü. İkinci dünya savaşının başlangıcında ABD’nin 600 kadar savaş uçağı vardı. Çok kısa süre içerisinde bu yetersiz arz yılda 90,000 uçak sağlayacak şekilde giderildi. İkinci dünya savaşının başlangıcında soru şuydu: Bu savaşta ihtiyaç duyulacak malzemeleri üretebilmeyi sağlayacak yeterli para var mı? Cevap hayırdı. Yeterince para veya altın yoktu. Fakat yeterli kaynak vardı. ABD’nin yeterli üretime ve verimliliğe ulaşarak savaşı kazanması yeterli kaynakları ve teknik personeli sayesinde oldu.
Öyle görünüyor ki, herhangi bir devletin gerçek zenginliği onun doğal kaynaklarına ve onun fakirliği önlemek ve insanca yaşamak adına çalışan insanlarına dayanıyor. Politik ideoloji, dini inançlar, örf ve adetler fark etmeksizin kesin olarak doğal kaynaklara dayanıyor. -Örneğin temiz hava, su, ekilebilir araziler-, ve yüksek standartlarda bir yaşam için endüstriyel malzemeler ve teknik personel. Para bazlı sistem yüzlerce yıl önce keşfedildi ve o zaman için bile pek uygun sayılmazdı. Biz ise hala işlerlikten çoktan çıkmış, muhtemelen bugünün sorunlarının çoğundan sorumlu aynı sistemi kullanıyoruz. Hiç kuşkum yok ki, bugünün en zengin insanı bile Venüs Projesinin önerdiği yüksek enerjili toplum içinde çok daha iyi bir halde olacak. Kaynak Tabanı Ekonomide insanın saldırgan hali yok olacak. Sürekli olarak fazlaca kafamıza taktığımız ev kredileri, sağlık harcamaları, yangın sigortası, ekonomik krizler, işten çıkarılma korkusu ve vergiler gibi şeyleri insanlar daha fazla kafalarına takmayacaklar. Bu yüklerin ortadan kalkmasıyla ve kıskançlık, açgözlülük, rekabet gibi duygular yaratan durumların giderilmesi ile hayatımız çok daha anlamlı olacak. İlk kez insan olmak ne demek bilmeye başlayabileceğiz.


Nüfus meselesi düşünülürken en son akla getirilen şey var olan sosyo ekonomik sistemimizin tüm insanların ihtiyaçlarını karşılamada ne kadar yetersiz kaldığıdır. Özellikle de akademisyenler gezegenin sınırlı kaynaklarına karşın sınırsız bir tüketime dayalı çağ dışı sosyo ekonomik sistemimizi suçlamak yerine dünyanın artan nüfusunu suçlarlar.
Bizim aşırı nüfus problemimiz yok. Bizim var olan kaynakları akıllıca dağıtamama ve bu kaynakların sürdürülemez seviyelerde israf olmasına sebep olan bir değerler sistemi problemimiz var.
Kaynak Tabanlı Ekonomik sistemde, bu verimsizlik daha fazla sürmeyecek. Bu sisteme adapte olan insanlar tüketimciliğin tamamen karşısında duracaklar ve bu insanlar gezegenin var olan kaynaklarının değerini bilen, bu değeri kendi maddi isteklerinin üzerinde tutan insanlar olacaklar. 
Doğru yönetildiği taktirde, var olan kaynaklarımız tüm dünyanın 7 milyarlık nüfusuna ve çok daha fazlasına çok daha iyi yaşam standartları sunmaya yeterlidir. Çoğalan insanların ihtiyaçlarını karşılamakla ilgili yetkinliğimiz teknik imkanlar geliştiği ölçüde artabilir ancak herkes için istediği her alanda eğitim görme, dünyanın istediği her yerine seyahat etme, yapmak istediği işlerle ilgilenme imkanları varken insanlar evde oturup çocuk yetiştirmekle zaten pek de ilgilenmeyecekler.
En yüksek doğum oranlarının, insanların en az eğitim gördüğü en az sosyo ekonomik imkanlara sahip olduğu, gelir eşitsizliğinin en fazla olduğu ülkelerde görülmesi şaşırtıcı değil.



Bu projenin en önemli sosyal yönü kaynak tabanlı bir ekonomik sistemde ekolojinin restorasyonu için bütün halkların birlikte çalışması olacak. Amaç Dünyanın tüm kaynaklarını tüm insanlığın ortak mirası olarak kabul ettirmek. Bunun, var olan savaş, yoksulluk, açlık, politik çöküntü, ve çevrenin yok olması döngüsünü bitirmenin tek yolu olduğunu görüyoruz. Sahip olduğumuz teknoloji tüm dünya insanlarına şimdiye kadar hayal dahi edilenden bile daha iyi yaşam standartları sağlayabilir. Nihayetinde insanları bölen yapay sınırları aşabiliriz. Bunu anlamakta güçlük çekiyorsanız şunu düşünün: ABD’de eyaletler birleştiği zaman sınırlardaki askerler kayboldu ve Amerikalılar sınırlardan özgürleşti. Aynısı, bilim ve teknolojinin gezegenin tüm sakinleri yararına kullanıldığı bir dünya için de uygulanabilir.
Var olan eski şehirleri yeniden yapılandırmak yerine müstakil yeni şehirler kurmak daha avantajlı. Böylece yeni şehirler son teknolojinin nimetlerinden faydalanabilir, temiz güvenli ve cazip bir çevreye sahip olabilir.
Öncelikle gezegenin tüm kaynaklarının bir dökümünü çıkarmak gerekiyor. İlk deneysel şehir yada planlama merkezi de diyebiliriz; ekilebilir arazilerin, üretim tesislerinin, ulaşım araçlarının, teknik personelin, nüfusun ve sürdürülebilir bir kültür için diğer tüm gerekliliklerin küresel bir dökümünü çıkaracak. Bu döküm bize insanların ihtiyaçları ve Dünyanın taşıma kapasitesi temelinde insanileşen bir sosyal ve teknolojik gelişme için küresel planlama parametrelerini ortaya çıkaracak. Bu, ancak gezegen kaynaklarının sürekli güncellendiği bir bilgisayarlı model ile başarılabilir.
İlk şehrin işlevi tasarım parametrelerinin doğruluğunu test etmek ve gerektiğinde değişiklik yapmak olacak. Bu yeni sosyal yönelimi kitaplar, dergiler, TV, radyo, seminerler, filmler, tema parkları aracılığıyla öteye taşıyacaklar. Ayrıca bir sonraki şehrin otomatik inşaat süreçleri ile kurulabilmesi için tasarım ve deney yapacaklar. Ayrıca yeni malzemelerin geliştirilme sürecinde ihtiyaç duyulacak alternatif temiz enerji kaynaklarının geliştirilmesi için de araştırma yapılacak.
Yeni sistem geçiş dönemi boyunca insanların tüm gereksinimlerini karşılayacak. Medeniyeti yaşatmak için üstün teknolojiyi ve kaynaklarımızı küresel ve insani bir sistem yaklaşımı içinde birleştirmeliyiz.



Geçiş döneminde kaynakları az olan bölgelere ilave kaynak sağlanacak. Bu gibi yerlere yiyecekler daha az yer kaplaması açısından kuru ve vakumlanmış olarak gönderilebilir. Paketler doğada çözünebilir yapıda olabilir. Ekilebilir arazileri olmayan bölgelerde hidroponik (topraksız) tarım yapılabilir veya balık çiftlikleri kurulabilir veya deniz tarımı da yapılabilir. Enerji ise rüzgardan, ısı yoğuşturuculardan, fotovoltaik panellerden, dalgadan, biokütleden, jeotermallerden ve diğer yenilenebilir kaynaklardan gelecek.
Bilimin farklı bölümlerinden bir araya gelerek oluşmuş bir ekip, proje gerekliliklerine uygun olarak mal ve hizmetlerin kitlesel bir şekilde üretileceği otomatik sistemler üzerinde çalışacak. Bunlar, dünyayı ve insanlarını korumak kollamak adına geleceğin barışçıl orduları olabilir. Bu daha önce hiç yapılmadı ve ancak para bir engel olmaktan çıktığı zaman yapılabilir. Soru paramız var mı yok mu değil, bunu yapabilmek için gerekli kaynak ve araçlarımız var mı.

İlk Aşama
Venüs Projesinin uzun dönemli planlarının ilk aşaması halihazırda uygulanmaktadır. Mucit, endüstriyel tasarımcı, gelecek bilimci, ve Venüs Projesinin kurucusu Jacque Fresco ve yardımcısı Roxanne Meadows, Florida’da 22 dönümlük bir alana, Venüs Projesini tanıtabilmek adına bir araştırma merkezi kurdular. Proje hakkında farkındalık oluşturabilmek için dört adet DVD, broşürler ve bir kitap: “Paranın alamayacağı en iyi şey: Politikanın, Yoksulluğun ve Savaşın ötesinde” çıkartıldı. Ulaşılabilir geleceği görselleştirebilmeye yardımcı olması için yüzlerce futuristik model ve pek çok bilgisayar animasyonu yapıldı.
Akadami ve Emmy ödülü belgesel film yapımcısı William Gazecki tarafından Jacque Fresco’nın yaşamını ve çalışmalarını anlatan önemli bir belgesel yapıdı.
Venüs Projesinin amaçları ve yönelimleri hakkındaki “Cennet ve Oblivion” isimli son belgesel https://www.youtube.com/watch?v=KphWsnhZ4Ag (veya Türkçe altyazılı olarak https://www.facebook.com/ParadiseOrOblivione/) adresinden izlenebilir.


İkinci Aşama
İkinci Aşama Venüs Projesinin geliştirdiği öneriler kapsamındaki bir dünyanın nasıl işleyeceğini tasvir eden uzun metrajlı bir film yapımını kapsıyor. Bu film Dünya gezegeni üzerinde küresel bir aile oluşturan tüm insanların barışçıl bir toplum oluşturmasına yönelik bir vizyon sunuyor olacak. Tüm insanların, paylaştıkları dünyayı daha iyi anlama çabası içerisinde oldukları bir medeniyet. Film hem yetişkinler hem de çocuklar için eğlendirici ve eğitici bir deneyim olarak tasarlanacak. Ayrıca halklar arasında bir köprü kurmak için de bir yöntem sunacak.



Üçüncü Aşama
Venüs Projesi, ideallerini pratiğe dökmek adına tasarım ve önerilerini test etmek için deneysel bir şehir kurmaya yönelik olarak çalışıyor. İlk binaların ve teknolojilerinin ayrıntılı planları çıkarılmaya başlandı. İlk deneysel şehrin inşası için fon sağlama çalışmaları devam ediyor. Kurulacak ilk deneysel şehrin Venüs Projesinin amaç ve hedeflerine yönelik olarak çalışacağı işler şunlar olacak.


  • Dünyanın kaynaklarının insanlığın ortak mirası olarak kabul edilmesi
  • İnsanları birbirinden ayıran yapay sınırların kaldırılması
  • Para bazlı ulusalcı bir ekonomiden kaynak tabanlı bir dünya ekonomisine evrilmek
  • Dünya kaynaklarının taşıma kapasitesine uymak adına dünya nüfusunun eğitim ve gönüllü doğum kontrolü yoluyla stabil hale gelmesi için yardımda bulunmak
  • Doğal çevremizi elimizden geldiğince restore etmek
  • Şehirlerimizin, ulaşım sistemlerimizin, tarımsal endüstrilerin, ve fabrikaların enerji verimli, temiz ve insanların ihtiyaçlarını karşılar nitelikte yeniden tasarlanması
  • Yeni teknolojilerin tüm halkların yararına paylaşılması ve uygulanması
  • Temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması ve geliştirilmesi
  • Dünya insanlarının faydası için en iyi kalite ürünlerin üretilmesi
  • Herhangi bir mega projeden önce çevresel etki değerlendirmeleri yapmak
  • Yapılanma sürecinde yenilikçiliğin en geniş ölçüde kullanılmasını teşvik etmek
  • Milliyetçiliğin, yobazlığın ve önyargıların eğitim yoluyla yok edilmesini sağlamak
  • Her türlü elitçiliğin yok edilmesini sağlamak
  • Yöntemleri salt düşünceler yerine dikkatli araştırmalar neticesinde oluşturmak
  • Gerçek fiziksel dünyada ihtiyacımızı karşılayacak iletişim becerilerimizin okullarda geliştirilmesi
  • İnsanların yalnızca temel gereksinimlerini karşılamak değil ayrıca insanların tutkuyla girişecekleri işlerde tekdüzelikten sıyrılıp bireyselliklerini keşfetmeleri yönünde teşvikte bulunmak
  • Son olarak, insanları bilgisel ve duygusal olarak gelecekte bekleyen değişimlere hazırlamak

Dördüncü Aşama
Deneysel ilk şehir kurulduktan sonra şehri ziyaret edeceklere insani ve çevre dostu yaşam tarzları hakkında bilgi verebilecek bir tema parkı yapılması da planlanmakta. Akıllıca tasarlanmış, kirlilik olmayan, yüksek verimli ulaşım sistemleri, evler ve şehirler; gelişmiş bilişim teknolojileri ve insanların hayatlarına katkı sağlayacak pek çok yenilik – mümkün olan en kısa zamanda.

Şunun farkındayız ki, hiç kimse geleceği bilemez. Yalnızca elimizdeki mevcut bilgilerden ve trendlerden bir tahminde bulunabiliriz. Nüfus artışı, teknolojik değişim, dünya genelindeki çevresel koşullar, ve ulaşılabilir kaynaklar geleceğe ışık tutmak adına gereken temel bilgiler.

Bu projenin; felsefi, dini, politik, bilimsel veya ideolojik bir bakış açısından tek bir itiraz noktası dahi olamaz.

Venüs Projesi Ütopik veya Disütopik değildir veya idealistlerin uygulanabilir olmayan hayalleri de değildir. Yalnızca zaten bildiğimiz bilgilerin akılcı bir şekilde ulaşılabilir amaçlar doğrultusunda uygulanmasıdır. Eminiz ki önümüzdeki en büyük engel kendi kendimize çizeceğimiz sınırlardır.

Eğer kendinizi bu yönde tanımlıyorsanız, sizi bunun gerçekleştirilmesine yönelik olarak birlikte çalışmaya çağırıyoruz. www.TheVenusProject.com